çaylak arama

Özel Arama

akan başlıklar

27 Temmuz 2010 Salı

yazar bilgilendirme..

taşınma işlemi beklediğimizden uzun sürdü.. yaz günü soğuk almayı becermem ve yorgan döşek bir hale düşmem süreci erteledi.. yoksa geçen hafta beraberce açılışı yapacaktık.. sanırım bu hafta size bu haberi vereceğim..

haftanın şarkısı (2)

NE GÜZELDİK OYSA BİZ

başka yüzler asılmasın diye
ilmeği geçirdim aşkın boynuna

koynuna veda ettim
huzuru feda ettim
tüm vebali kabul ettim
ne güzeldik oysa biz

sen çok seven ben şizofren
e böyle bil bir şey demem
yeter yaşadığını bilmem
ne güzeldik oysa biz

ağlasın tüm filmler
mutlu bitseler bile
susup kalsın şiirler
şeydası küsmüş güle

ama bunları göze aldım
bile bile yalnız kaldım
ardından bakakaldım
ne güzeldik oysa biz

bu cenkin galibi kim?
kim mayıs, kim kızıl ekim?
çok kan aktı nitekim
ne güzeldik oysa biz

koynuna veda ettim
huzuru feda ettim
tüm vebali kabul ettim
ne güzeldik oysa biz


25 Temmuz 2010 Pazar

masa

Masa kalabalıktı. Hiçbir tercihin birleşimi olmazdı bu yığın. İçtiğim biraların çabucak bitmesi, masada muhabbetin şen şakrak olması, benim tek kişilik yolculuğuma onunla devam etmek istemem benim her yudumumda biraz daha ilerlemem, yolun engebeli bir hale gelmesi, muhabbetin benle ters istikamete ilerlemesi onun muhabbetin peşinden gitmesi, cümlenin bitmemesi…

Dört saat sonunda benim yoldan çıkmam, içki yolunda trafiğin sıkışması, birkaç bakışma, aslında uzun uzun bakmam, birkaç kez bana bakması (dram)

Aslına bakılırsa sürekli tekrarlanan kötü bir oyunun “seyircisiz” bir şekilde tekrarlanması. Bir umutla her seferinde sahneye çıkmam sonunu getirmeden yorulmam ( Ne bu oyun böyle sürerdi ne de sonu gelirdi.) Birkaç ikinci perdeye geçilmesine rağmen yarıda kalan heves, kesilen nefes ( sadece kafiye).

Geçen zaman, süren muhabbet, içkinin beni yoluna alması, benim yol aldığımı sanmam. Gittikçe acılaşan bir hikayede bir sonraki satırda satırla filmin kesilmesi. Trafiğin kapanması, yolun bitmesi, masadaki kontenjanımın uzun uzun bakışmalara hakkı olan ve bol seyircili bir oyunun oyuncusu tarafından doldurulması.

Yalnız kalmam, tekrar yanılmam

22 Temmuz 2010 Perşembe

merhaba arkadaşlar..

http://eksisozlukcaylaklari.sozlukspot.com adresini kullanarak sözlüğe girmemiz gerekiyor.. diğer adresi şimdilik kapatıyoruz ve düzenlemelere başlamamız gerekiyor..

 ayrıca bloga ben katkıda bulunurum, bu işte diyen arkadaşların bana ulaşmasını bekliyorum.. yazmayacak arkadaşları beklemiyorum..

                                                      (TEMSİLİ ÇAYLAK)

19 Temmuz 2010 Pazartesi

yeni sözlük için genel bilgilendirme..



daha sağlıklı bir şekilde yazım hayatımızı sürdürmemize olanak verecek, bizle beraber büyüyüp şekillenecek, her aşamasında beraber olacağımız ve sesimizi daha rahat duyuracağımız sözlüğümüz için çalışmalarımız bir kaç eksik nokta kaldı..

sizlere en kısa zamanda bu durumu oluşturmak için elimizden geleni yapıyoruz,bundan emin olabilirsiniz.. fakat bunu yaparken acelece yapılmış ve çok hatalı bir yerler karşınıza çıkmak istemiyoruz... illa ki yeni oluşumda da hatalarımız olacak ama bunlar beraberce düzeltebileceğimiz türden hatalar olacağı için bunları bulmak ve düzeltmek de keyifli olacak kanısındayım..

yazar görüşlerine (makul olduğu sürece) dayalı sözlük anlayışımız gereği süreçten sizi habersiz bırakmak hoşuma gitmez.. bir çoğunuz bu sözlükten önce başka sözlüklerde gördünüz ve oralardaki yanlış yönetim anlayışına inat böyle bir yolda devam ediyoruz.. bu konuda moderatör arkadaşlarımıza yardımcı olalım..

herkse iyi haftalar diliyorum ve yeni haftanın sözlüğümüze yenilikler getirmesi dileğiyle..

"çaylaklar sözlük moderasyonu"

16 Temmuz 2010 Cuma

gerizekalı

yiğit özgür bu sefer tarzının biraz dışına çıkmış ama tam yerinde yapmış bu hareketi.. gerizekalı olduğunu kabul etmeyen bütün herkese gelsin..

http://img401.imageshack.us/img401/9981/gerizekali.jpg

14 Temmuz 2010 Çarşamba

daha önce yazılmış olan entryler

yeni sözlüğümüz açıldığında eski sözlük açık kalmaya devam edecektir.. böylece parça parça entrylerimizi taşıyacağız.. bunun daha kısa yolu yok muydu diyenler için gereken cevabı bir müddet sonra vereceğim.. inanın daha kolayı olsaydı kesinlikle o yapılırdı.. beraberce yapacağımız bir iş olacak..

detaylı bilgiyi daha sonra sizlere vereceğim.. sebepleriyle beraber..

bir şey diyeceğim..

www.caylaklarsozluk.com şimdlik buradan şu an ki sözlüğe girebiliyoruz.. kısa süre sonra da kendi sözlüğümüze geçmeyi düşünüyoruz..

13 Temmuz 2010 Salı

artık sevgi bitti...

..klişe sözdür duyarız, biliriz.. "aşk çabuk geçer ama sevgi kalıcıdır.."


bu sefer de şu soru sorulur! aşk neden çabuk geçer?


İlişkinin başlangıcındaki heyecan… Ulaşılmazı elde etmenin duygu yoğunluğu… Günler geçtikçe birbirini tanımanın, keşfetmenin de etkisi ile ilk anlardaki ayakların yerden kesilmesi halinin azalması. Tabi bu çok da kötü demek değildir. İki taraf da kalıcı ilişki insanıysa; karşılıklı keşfetme evresinde sevgi oluşur… Çok fazla sorunlu olmayan yolunda giden ilişkilerde aşkın ilk anlardaki ateşinin yoğunluğu olmasa da sevginin yoğunluğuna katkısı büyüktür…


Ne yazık ki bazı ilişkilerde sevginin bitmesi ilişkide zaman ilerledikçe; yaşanan bazı olumsuzlukların fazlaca olması aşkı bitirip sıfırladığı gibi, aynı zamanda sevgiye de zarar verir. Bu zararları telafi etmek de sadece tek tarafın omuzlarına yüklenmiş ise; en başındaki tüm güzellikler kum saatinden akan kum gibi zamanla dibe iner ve yok olur...


Ve kaçınılmaz son "artık sevgi bitti..."


.

kitap kafede hala bedava kahve içebiliyor musun
merkez camii'de namaz kılıp sonra ayşe teyze'ye mi hayıflanıyorsun
çok beğendiğimiz tatlıcı var ya;
orada çay içip, yanında getirdikleri bisküvileri yine tek başına mı yiyorsun
"gülü öldürdün" diye kızıp sonra "ben lale severim" diye kime çıkışıyorsun
neye kampuste gece vakti uzun uzun bakmak istiyorsun
ve başındaki örtünün hakkını vermek için neyden başını çeviriyorsun
otobüsten inip yurda yürürken hangi türküleri söylüyorsun
ya da hangi türküler sana seni söylüyor
pansiyonun olduğu sokak var ya;
oraya gitmekten hala korkuyor musun
ya kahve sokağı;
orada yine tek başına mı kahve çekirdeklerini soluyorsun
zeytinyağlı görünümündeki tuzlu dolmaları kime ikram ediyorsun
kahvaltıda kimin patateslerini aşırıyorsun
urfa sofrası mı neydi
oraya hala gidiyor, sonra bir lahmacun üstüne bir de urfa yiyor musun
şimdi hangi hocayı yakışıklı buluyorsun
hala çeşit çeşit bitki çayları içiyor musun
hastanedeki tünelden gece geçerken hala mı korkuyorsun
anatomi salonundan hala kemik ödünç alıyor musun
bak kürt açılımı falan yapıyorlar ne diyorsun
kürt demişken;
hala kürtçe öğrenmeye çalışıyor musun
her gün çok çok yemek yiyip sonra elli biri elli yapmak için rejime mi başlıyorsun
otobüste yanına oturduklarınla arana bir tepsi kayısı koyuyor musun
interneti hala deccal olarak mı görüyorsun
hala kemal'e ve kemalistlere büyük kötü hisler besliyor musun
bengü mü neydi arkadaşının adı;
onla aran bozulunca hala "böyle yapacaksan flash'i hiç verme" mi diyorsun
düşüncelerinden hızlı koşmayı becerebiliyor musun
yoksa ümitlice hala buna mı çalışıyorsun
hala vedaları hiç sevmiyor musun
ve hala sevmiyorsan; yağmur altında sana gittiğini söylemeyip, giderken son kez bakabilenlere sen son kez bakamadın diye kızıyor musun
ne haber ne yapıyorsun

.

uyku beni koynuna almakta
çaresiz gözlerimin sevdasına kanmaktayım
yitip giden günün ardında
yine ben yine gece ve yine karanlıktayım

Yedi Yaşında İki Çocuk

ilkokulda, öğretmenim bana şarkı söyle dediğinde,

"Yedi yaşında dillerim
Yedi yaşında düşlerim
Panzer ezdi yüreğimi
Donup kalan gözler benim."*

Türküsünü söylemiştim (Aslında türkü mü hala bilmem. İç yakardı, orası kesindi.). Daha yedi yaşımdaydım. Yedi yaşındaki bir çocuk neden söyler ki bu dizeleri? Öğretmenim arkasını dönmüştü. Çöp kutusunun bulunduğu köşeye doğru yavaş yavaş ilerleyerek, bizden sakladığı yaşlarını silmeye çalıştı. Bir şeyler vardı. Yedi yaşındaki bu çocuğun hikayesi neydi? Ya yedi yaşındaki öbür çocuk, yaşıtının hikayesini nereden biliyordu?

Yedi yaşındaki öbür çocuk hiç unutmadı o günü; öğretmenini ağlatmıştı. Yıllar geçti, büyüdü. Bir gün üniversitedeyken, "türkü söyle" dediler yine ona.

"Açlık mı yemiş ömrünü yavrum,
Al sütümü iç kızım."

dedi. Yine üzüldü herkes. Bardaklar boşladı, doldu. Sonra sordu biri; "neden böyleyiz biz?" ve cevapladı artık büyümüş olan yedi yaşındaki öbür çocuk; "çünkü böyle büyümüşüz biz.".

Yedi yaşında başlamışız duymaya, görmeye. Bu bizim elimizde değildi. Yedi yaşındaki o çocukların yaşadığı yerler böyleydi.

Yedi yaşındaki öbür çocuk büyüdü; yaşıyla yaşadı neticede. Ya yedi yaşındaki o çocuk mu? O hep yedi yaşında kaldı. Panzer ezdi yüreğini, donup kalan gözler onundu.

* Dizeler, Grup Özgürlük' ün "Sevcan" adlı parçasındandır.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

An

an kısaydı hemde çok
hikaye uzundu ama
an uzadı
hikaye uzadı
uzaklar daha da uzaklaştı
yakınlarda pek kimse yoktu
zaten olması garipti.
olay dört mevsimdi
hepsinin adı sendi
sen diyince bu dil
gerisi gelmemekte inat
işte o zaman
an uzadı
hikaye de...

10 Temmuz 2010 Cumartesi

güzel günler..

çaylaklar sözlük; yazarlarına yakışacak bir hareketin peşindedir.. bunun için olanca gücüyle çalışmaktadır yönetim ekibi.. el emeği göz nuru bir şeyler yaratmak için harcanan çabanın hiçbir maddiyatla ölçülecek karşılığı yoktur..

ekmek satın almaktan öte kendi ekmeğimizi yapma çabamız kısa süre sonra sonuç verecektir.. bütün yazarlara şimdiden güzel bir pazartesi diliyorum..

sizlere güzel bir şarkıyla veda ediyorum:
http://fizy.com/#s/1061ox :)

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Uzaktaki Sevgili

Uzaktaki sevgili daha bir değerlidir yakındakine göre. Yakındaki sevgiliyi istemesen bile görecekken, uzaktakiyle buluşmayı aylarca beklersin. Aradaki mesafeler aşkınızı daha da yüceltir. Onunla geçirdiğiniz zamanı daha değerli kılar.

Uzaktaki sevgili için günler öncesinden planlar yaparsınız; nereye gidelim, ne yapalım diye. Onunla olan buluşmanızı beş yaşındaki çocuğun bayram öncesi heyecanı gibi bir heyecanla beklersiniz. Bütün hazırlıklarınızı önceden yapmaya çalışırsınız ama mutlaka bazı şeyleri o gün yapmanız gerekir. Biraz huzursuz olursunuz onları yapana kadar ama içinizdeki buluşma heyecanı sönmez gene de. Buluşma saati yaklaştıkça zaman daha da yavaşlar sizin için. Durmaya yakın bir hızda ilerler.

En sonunda o an gelir. Değişik, tarif edemeyeceğiniz duygular kaplar içinizi. Bir rüyadan başka bir rüyaya geçiş anıdır o an. Uzaktan birbirinizi görür, gülümsersiniz. Çok mutlusunuzdur. Aylarca özlemini çektiğiniz, canınızdan çok sevdiğiniz insanla aranızdaki mesafe kilometrelerden metrelere inmiştir. Size doğru yürümeye başlari yüzündeki tebessümle. O an sadece onu görüyorsunuzdur, kulaklarınız etraftaki seslere pek aldırış etmiyordur. Yanınıza gelmiştir uzaktaki sevgili. Aylardır göremediğiniz insana sarılırsınız sımsıkı, hiç bırakmayacakmışçasına.

Buluşmaya gelene kadar çok ağır ilerleyen zaman, buluştuktan sonra son sürat akmaya başlar, ta ki sevgilinin gitme vakti gelen kadar.

Otobüse binme vakti gelir sevgilinin. Binip, yerine oturur. Siz dışarda beklersiniz, araba kalkana dek biraz daha göreyim diye. Bakışırsınız son kez, el sallarsınız. Otobüs gider, siz tek başınıza kalırsınız kalabalığın içinde. Zaman normal hızına döner. Siz ise daha yeni ayrılmış olmanın verdiği hüzünle daha çok özlemeye başlarsınız uzaktaki sevgiliyi. Ayrılalı beş dakika bile olmamışken bir sonraki buluşmanın planlarını yaparak, hayallerini kurarak evinizin yolunu tutarsınız; buluşmanını verdiği sevinç, ayrılmanın verdiği hüzün duygularını aynı anda yaşayarak.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Gidişim

korktum üzerime toprak atılınca
annem kızacak diye
karbeyaz üstüm çamurlar oldu.

yarim beni andı
iyi adamdı dedi
cenazeme de geldi
sağolsun
ruhum şadoldu.

1 Temmuz 2010 Perşembe

ekşi sözlük' te çaylak olmak

ekşi sözlük' ün ilk kuruluş şekline ve beklenenden büyük/hızlı olan büyümesi doğrultusunda ilk başta mantıklı görülmekle beraber zamanla anlamını yitirmiş ve bir işkence haline dönüşmüş bir uygulamadır çaylaklık..

mevcut duruma bakılırsa ekşi sözlük artık popüler kültürün bir parçasıdır.. durum böyleyken; böyle bir kültürsüzlüğün içinde tavrını sergileme maksatlı bir uygulamaysa çaylaklık, durum yine de pek mantıklı görünmemekte.. zaten ekşi sözlük sahip olduğu yazar sayısıyla bütün hareket etme hamballığından/fikrinden uzaklaşmıştır..

sözlüğün adını duyuracak yahut yaptıkları hareketlerle adını büyütecek yazarlar, yapabileceklerini zaten yapmakta yahut yapmamaktadırlar.. sözlüğün daha kalabalık olmasının bunda bir etkisi olmayacaktır.. zaten sözlüğün eski halini bilen ve bundan ötürü sözlüğün şimdiki halini beğenmeyenler için değişen çok bir şey olmayacaktır..

yapılan bazı toplu alımlarla bu çaylaklık hadisesi kimi zaman delindiğine göre, bu durumun son bulması çok da imkansız bir durum değil.. herkesin bir kalemde yazar olması pek bir mantıklı görülmemekle beraber şu anki işleyişten daha güzel bir sistem düzenlenebilir.. bunun yapılmaması ise kişinin niyetinin hafif desteğiyle beraber farklı yorumlara sebep olabilir..