çaylak arama

Özel Arama

akan başlıklar

29 Haziran 2010 Salı

öylesine

Bir Ferhat’ın Şirin Sevdası

Nefes almak kadar alışılmış gelir ferhat’a, şirin’e sevdalanmak.
Sanki gözkapaklarının ardında bir resim şirin, her göz kapamada karşısında
Yada hiç durmamış ülkenin sanatçıları, dağlara kazımış şirin’i, her yan şirin!
Gül mü kokardı teni, ne kadar da beyazdı bilmez,
Aydınlık bakan iki göz görmüştür ferhat, karanlık bir peçenin altından

Şirin mi derler, güzelliği dillere destan da değildir, aslında adına da uymaz güzelliği
Pek bi küçük, pek bi sevimsizdir.
Burnu büyüktür yüzüne göre, suratına yakışmaz, alnı alabildiğine geniş
Bir çirkindir ki sormayın, ferhat bunun nesini sevmiş

Sorsan ferhat anlatsa, anlatmakla bitiremese o alabildiğine aydınlık gözleri
“Bir bakar, yeşilırmak gibi, görenler kıskanır da şirin’ime laf atar
Öyle derin bakarki boğulmamak elde değil
Güzel diyemezler korkarlar, bilirlerki şirin onlardan güzeldir,
Ah sevdiğim içerimin ateşi, güzel gözlü yarim
Görmesem de cemalini, yüreğim önünde secdede git demezsen kaldırmaz başını
Aşk mı kör etti kara sevdalık mı bilmem, sen iste dağ mı kılar sıralı,”
Ey amasya dağları diz çök bu sevda önünde, ferhat’ın gürzünün sesidir kulaklarında çınlayan
Yada akan sudur, ferhat’ın son darbesinde ciğerlerine dolan…

“Sen misin Şirin? Ferhat senin’çün mü öldü? Yok yere ölmek dedikleri bu olsa gerek!”
“Sus! Ki sen Ferhat değilsin! Ferhat gözle bakmayana Şirin ne gerek!”

1 yorum: